YEŞİLYUVA KASABASI
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretşi defteri
  Spor
  Şiir Dinletisi
  Güzel Fıkralar
  Kasabanın Tarihi
  Ayakkabıcılık
  Okullarımız
  Mahalli Sözler
  Kıssadan Hisse
Kıssadan Hisse
HAYATIN İÇİNDEN UÇUŞ CÜNEYD SUAVİ DELİKANLI, çalıştığı ayakkabı atölyesinde bölüm şefi olmuş ve aylığına yüklü bir zam yapıldığı için, evlilik hazırlıklarında bulunmak üzere yeni bir apartman dairesine taşınmıştı. İki aydır burada oturmasına ve bazı günler defalarca içeri girip çıkmasına rağmen, apartmandaki komşulardan hiçbiri onunla ilgilenmemişti. Ama dış kapıya bitişik olan zemin kat penceresinde gördüğü beş-altı yaşlarındaki çocuk, onlardan çok farklıydı. Delikanlı, evden her çıkışında onu aynı pencerede bulur ve gülümseyen gözlerle el sallayan çocuğa, avuç dolusu öpücükler gönderirdi. İlkbahar geldiğinde, delikanlı o güne kadar hep buğulu bir cam arkasından görebildiği küçük arkadaşıyla sohbet etme imkânı buldu. Artık havalar ısındığı için pencereler açılmış ve evler çiçek kokusuyla dolmuştu. Anlattığına göre, küçük çocuk annesiyle birlikte yaşıyordu. Babasının ise Almanya’da çalıştığı ve bir gün mutlaka döneceği söyleniyordu. Delikanlı, yaklaşan bayram için çocuğa bir hediye vermek istediğinde, ona hangi tür ayakkabılardan hoşlandığını sordu. Çocuk, böyle bir hediye beklemiyordu. Önünde oturduğu pencerenin camına parmağıyla birşeyler çizerken: —Uçan ayakkabılardan isterim, dedi. Ayağıma takar takmaz uçurmalı beni. Delikanlıya göre, çocuğun bir hayâl dünyasında yaşadığı kesindi. Ama bütün küçükler hep böyleydi. Daha sonraki sohbetlerinde, o tür ayakkabıların sadece filmlerde olabileceğini söylediyse de, çocuk bu fikrinden vazgeçemedi. Bayram günü geldiğinde, delikanlı birkaç değişik ayakkabı alarak onu ziyarete gitti. Küçük çocuk, gelenin kim olduğunu çok iyi biliyordu. Kapıyı büyük bir heyecanla açarak onu karşıladı ve tekerlekli iskemle üzerindeki felçli vücudunu dik tutmaya çalışarak: —Uçan ayakkabılardan istediğim için özür dilerim, diye gülümsedi. Ama babama, başka türlü kavuşmam mümkün değil ki! Kaynak: http://www.zaferdergisi.com/article/?makale=164 Sürpriz CÜNEYD SUAVİ Evin kapısı vurulduğunda yaşlı kadın güçsüz bacaklarıyla hole doğru ilerledi. Gelenler, oğlunun asker arkadaşlarıydı. Her ikisi de elini öptükten sonra uzun boylu olanı: -Pek fazla vaktimiz yok anacığım, dedi. Birkaç saat koparıp hayır duanı almak istedik. Kadın, büyük bir telaşla: -Olmaz öyle şey , diye atıldı. Birşeyler yedirmeden sizi bırakır mıyım hiç? Yaşlı kadın bu sözleri, eşinin ve oğlunun sağlığındaki günlerin vermiş olduğu alışkanlıkla bir çırpıda söylemiş, fakat işin nereye varacağını düşünememişti. Diğer asker, saatine baktıktan sonra: -Peki anacığım, diye karşılık verdi. Karnımız tok ama yine de ikişer yumurta kırarsan yeriz. Esasında delikanlı, kadına bir zahmet vermemek için böyle demiş ve bahçede de tavukları gördüğünden, işi en basit şekliyle geçiştirmek istemişti. Onların son günlerde sadece iki yumurta yaptığını, ve evde de başka birşey bulunmadığını nerden bilecekti? Yaşlı kadın, mutfağa doğru yönelirken, şimdi yan odada oturan gençlerle birlikte askerlik yaptığı sırada, vatan hainleri tarafından şehit edilen yavrusunu düşünüyordu. O da arkadaşları gibi, sahanda yapılan yumurtayı ne kadar çok severdi. Kadın, titrek elleriyle yumurtaları kırmaya çalışırken , ister istemez üzülüyor ve misafirlerine, fakirliğini hissettirmemenin çarelerini arıyordu. İyi ama çocuklar ikişer yumurta dedikleri halde, tabaklarında sadece birer yumurta gördüklerinde ne olacaktı? Yaşlı kadın, daha fazla bir şey düşünemedi. Ve acizliğinin verdiği tevekkülle, yumurtaları alıp kırdığında, nur yüzü sevinç gözyaşlarıyla ıslandı. Her iki yumurta da, çift sarılı çıkmıştı... Kaynak: http://www.hikayeler.net/yazilar/surpriz/
 
   
 
   
 
   
 
   
 
   
Bugün 2 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!
WEB MASTER: yeşilyuvalı Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol